Otomobil Tarihi...
Tarihte ilk motorla çalışan otomobil 1862 yılında Etienne Lenoir tarafından icat edildi.
Artık atla çekilen arabalar ve posta arabaları ortadan kalkmaya başlayacaktı. Bu buluş tarihte ilk
değildi daha öncedende buhar gücüyle çalışan otomobiller kullanılmaya başlanmıştı.
Lenoir' ın başarısı, bir silindirin içinde benzinin yanmasıyla çalışan "içten yanmalı"
küçük motoru icat etmesi olmuştu. Birkaç yıl sonra, petrolle (benzinle) çalışan motorlar, hemen arkasından
da ilk motorlu otomobiller yapıldı. 1885' te, Almanya' nın Mannheim kentindeki Karl Benz' in atölyesinde, halka
satılan ilk otomobil üretildi. Bu gelişmelerle otomobil çağı başladı.
1888' de satılan ilk otomobilin reklamından. Bu araba, Karl Benz' in üç tekerlekli ve " patentli
- motorlu taşıtı" ydı. İlk otomobillerde, XIX. yüzyılda kullanılan faytonlardakilere benzer
biçimde, gidişi rahatlaştırmak için eğimli demirden yaylar kullanılırdı. İlk motorlu
taşıtlar, at arabalarına pek çok şey borçludur. Gerçekten, öncü otomobillerin çoğu, at arabasının,
motorla çalışanlarıydılar. Bu yüzden de " atsız araba" diye adlandırılmaktaydılar. |
O dönemde taşıtlar genellikle, geleneksel fayton yapımcıları tarafından, yüzyılların
beceri ve tekniği kullanılarak yapılıyordu. İlk otomobiller ile at arabası arasındaki benzerlik
son derece açıktır: Büyük tekerler; tekne biçimi gövde; yüksek sürücü yeri; gösterge tablosu.
İlk otomobillerden çoğu, dişlileri olmadığı için yokuş çıkamıyor,
önce durup, sonra geriye doğru inmeye başlıyordu. Ama, 1890' da yapılan Benz Victoria markalı arabada,
bir deri kayışı küçük bir kasnağa bindiren bir kol kullanılmıştı. Bu düzenek, tekerleklerin
daha yavaş dönmesini ve yüksek manivela gücünün arabayı yokuş yukarı tırmandırmasını
sağlıyordu. Zincir çekişli Velo tipi otomobilde, böyle üç ileri bir geri kasnağı vardı. Çekişin
kolaylıkla arka tekerlere iletilmesi için, motor her zaman arkaya ya da sürücünün altına konuluyordu.
At arabalarının sürücüsünün, atların üstünden önünü görebilmesi için, yüksekte oturması
gerekiyordu. İlk otomobillerde de, sürücü koltuğu, aynı biçimde yüksek yapılmıştı. Benz
motorunun tek büyük silindiri, sürücünün koltuğununaltına monte edilmişti. Otomobili ileri doğru saatte
en çok 30 km hızla götürecek üç beygir gücü üretiyordu. İlk otomobillerde genellikle, sürücü dışındaki
kişiler öne yerleştirilmiş ve geriye dönük küçük koltuklarda otururlardı. Sürücü, öndeki bu koltuklarda
oturanların başlarının arasından yola bakmak zorundaydı. İlk otomobillerin tekerleklerinin
hafif, hızlarının da düşük olması, arabanın ortasında dikine duran küçük bir dümen yekesiyle,
arabanın istenilen yöne döndürülmesini sağlıyordu
Otomobil çağının ilk yıllarında Benz fabrikası, araba yapımında öncü
girişimlerde bulunmuş, 1896' ya kadar 130 otomobil üretmişti. 1894' te piyasaya sürülen Benz " Velo", önemli
sayıda satılan ilk arabaydı.1900 yıllarına gelindiğinde, arabalar artık atlı taşıtlardan
çok, otomobile benzemeye başlamıştı. Öncü otomobillerin ilk hareketi, hatta kullanılması, çok
güçtü. Ama her geçen yıl, yeni buluşların ortaya çıkmasıyla, otomobiller daha pratik, daha kullanışlı
duruma gelmekteydi.Fransa' da Panhard Levassor, De Dion Bouton, Renault gibi otomobil yapımcıları, aynı
zamanda da birer mucittiler. |
Panhard, motoru otomobilin ön tarafına koymayı düşünüp, 1895' te üstü kapalı ilk otomobili
yaparken, Renault da zincir yerine bir ana mille çekişi arka tekerlere vermekte öncülük ediyordu. Böylece, 1900 yıllarının
başlarında, Fransız otomobilleri Avrupa' nın en tutulan arabaları olmuşlardı. Ama, otomobiller
her yerde gelişme göstermekteydi. İlk başarılı Amerikan arabasını Duryea kardeşlerin
yaptığı ABD' de, ünlü Oldsmobile Curved Dash gibi küçük otomobillerin binlercesi satılmaya başlamıştı.
Ve 1900' de İngiltere' de, Londra- İskoçya arasındaki 1600 km' lik uzaklığı, 23 araba aşmıştı.
1901' den 1910 yıllarına gelindiğinde, özellikle dikkatsiz sürücüleri yetkililerin saptanmasını
kolaylaştırmak amacıyla, birçok ülkede otomobillerin kaydının yapılması ve plaka taşımaları
zorunlu kılınmıştı. İlk otomobillerin karoserisi, bütünüyle geleneksel fayton yapımcıları
tarafından gerçekleştiriliyor ve tıpkı eski faytonlar gibi boyanıyordu. Bu otomobilleri kullanan
kişiler, uzaklara gidebilmeyi ummadıklarından otomobillerin çoğunda bagaj bölmesi küçüktü ve genellikle
aletlerin, yedek parçaların konmasına yarıyordu. |
Kırsal kesimdeki kasaba ve köylere otomobillerin ilk gelişi büyük heyecan yaratmıştı.
İlk motorlu arabalarda her gün pek çok arıza çıkmaktaydı. Arıza durumlarında sürücü ön koltuğu
kaldırıp arızalı bölüme ulaşmaktaydı.
İlk otomobillerden başlayarak, yolcuları sıçrayan çamurlardan korumak için tekerlerin
üst tarafına çamurluklar konulmaya başlanmıştı. De Dion' un akılcı bir biçimde yapılmış
arka dingili, arabayı kullanmayı kolaylaştırıyordu. Pek çok otomobilin tersine, Dion' daki son çekiş
dişlileri dingilin parçası değillerdi; dolayısıyla yaylarla birlikte aşağı yukarı
inip çıkmak yerine, arabanın gövdesine sıkıca bağlıyor ve iki kısa mille arka tekerleklerin
dönüşünü sağlıyorlardı.
İlk otomobillerde motorun yerleştirilmesi (gaz kolu, ateşleme avansı ve valf kaldırma
kontrolü) , direksiyon milinin ya da yakındaki başka bir milin üstündeki kolların kullanımına göre
ayarlanmak zorundaydı. Arabanın hızı, ateşleme avans kolunun ileri geri hareketiyle kontrol ediliyordu.
Öncü otomobillerin kullanılması çok güçtü. Kalkışı sağlayabilmek için sürücünün, ateşleme
avansı vermesi, mildeki kolları kullanarak supapları açması sonra el frenini boşaltıp, dikkatle
debriyaj pedalına basarken el çabukluğuyla vitesi takması, bütün bunları yaparken de, trafiği gözden
kaçırmaması gerekiyordu. Bütün bu gelişmeler sonucunda ortaya çıkan ve XX. yüzyılın ilk yıllarında
çok tutulan küçük Fransız otomobillerinin tipik örneği "Q" modelidir. Çok tutulmasının nedenlerinden biri
ise, 846 cm3 lük küçük, ama güçlü motoruydu. Bu motor, eski Daimler temel alınarak yapılmış, ama iki katı
çalışacak biçimde tasarlanmıştı.
Otomobiller yagınlaşmaya
başladıkça fiyatları düşmeye başlamış böylece otomobillerde lüks sayılabilecek şeyler
talep edilmeye başlamıştı. Birinci Dünya Savaşı' ndan önceki yıllarda lüks otomobiller,
en iyi teknoloji ve en becerikli ustalar kullanılarak yapılmaktaydılar.
Bu yolda hiçbir harcamadan kaçınılmadan yapılan lüks otomobiller (Hispano - Suiza, Benz ,
Delauney - Belville Rolls- Royce, vb.) bir kez daha gerçekleştirilemeyecek standartlara erişmişlerdi. İçleri
kadife, brokar kumaş, ince deri ve kalın halılarla döşeniyor, kroseri, müşterinin bütün gereksinimlerine
uyacak biçimde en iyi fayton yapımcıları tarafından hazırlanıyordu. Motorları büyük, güçlü
ve çok sessiz çalışan türdendi. |
Ama bu arabaları zenginlerin kendileri değil, profesyonel şoför ya da teknisyenler tarafından
kullanılmaktaydı. Üstü açık otomobiller çoğunlukla, virajlarda korkunç biçimde sallanan yüksek ve kapalı
limuzinlere daha çok talep edilmeye başlamıştı. Sürücüler, tentesi kaldırılarak üstü açılan
spor otomobilleri kullanmaktan mutluydular. Arabanın arkasına doğru katlanan tentenin, tozlu yollarda ve yağmur
yağdığında hemen çekilmesiyle, otomobilin üstü kapatılıyordu. 1909' a kadar otomobillerin çoğunda,
motor kapağı, radyatörün ardından, iki yana konulmuş farlara kadar yumuşak hatlarla uzanıyordu.
Rolls - Royce' un pacuru, arabanın ayırıcı işareti olmuştu.
1909' dan sonra otomobillerde çoğunlukla rüzgar ve tozdan korunmak için ön cam kullanımı başladı.
Ancak silecekler olamadığı için, sürücü basit yöntemlerle camları temizlemeye çalışıyordu.
İlk arabalarda yedek lastik vardı ama, jant bulunmuyordu. Lastik patladığında sürücü, otomobili yükseltmek,
lastiği söküp çıkarmak ve yeni lastiği takıp, şişirmek zorunda kalıyordu.
Bütün bu gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan Charles Rolls ile Henry Royce' nin ilk otomobillerini
1906' da yapmalarından kısa süre sonra, bir otomobil üstün niteliklerinden ötürü " dünyanın en iyi arabası"
olarak ün saldı. Çok sessiz çalışması ve parlayan alüminyum karoserisi nedeniyle, "Gümüş Hayalet"
diye adlandırıldı.
1908'de Henry Ford'un fazla para kazanamayanların bile otomobil satın alabilmesini
sağladı. "T" Modeli otomobili ürettiğinde, gerçek anlamıyla bir devrim yapmıştı.T Modeli,
bir at ile hafif taşıta parası yeten herkesin otomobil satın alabilmesi anlamına gelmekteydi. 1908'de
ABD'de 200 000'den az kişinin otomobili varken, 5 yıl sonra, yalnızca T Modeli'ni satın almış
kişilerin sayısı 250 000'i bulmuştu. 1930 yıllarına gelindiğinde de, 15 milyon T Modeli
satılmıştı. Ford'un başarısının gizi "zincirleme üretim" deydi. Çok sayıda otomobil
yapmak için büyük insan ekiplerini sistemli biçimde çalıştırmakla Ford, otomobilini çok ucuza satmayı
başarıyordu. Gerçekten de, otomobiller ucuzlaştıkça Ford'un sattığı otomobil sayısı
artmaktaydı.
Ford'dan önce,otomobiller küçük işçi ekipleri tarafından yapılıyordu. Ford fabrikasındaysa,
her işçinin önündeki üretim zincirinden geçen parçalara küçük bir parça eklemesiyle, otomobil hızla oluşuyordu. |
Ford'un koyduğu ilkeler, otomobil yapımında günümüze kadar süregelmiştir. Çağdaş
montaj zincirlerinde, otomobil yapımında daha ucuz, çabuk, duyarlı sonuçlar almak için robot kullanılmaktadır;ama
yürüyen bir zincirde parçaların biraraya getirilmesi düşüncesi, aynı kalmıştır.
T Modeli'nin ucuza mal olmasını sağlayan özelliklerden biri, standartlaştırılmış
gövdesiydi. Osıralarda otomobillerin çoğu, uzmanlaşmış fayton imalatçıları tarafından
yapılmaktaydı.T Modeli'yse, bir üretim zincirinde yapılmaya başlandığından , müşterilerin
gereksinimine ısmarlama olanlar gibi uymuyordu. Bu güçlüğü altetmek için Ford, sayıları sınırlıda
olsa, gövdeleri farklı biçimlerde otomobiller üretmeye koyuldu. Zincirleme üretimden önce, otomobilin kaportasını
oluşturan kaplamalar elle yapılırdı. Ford kaplamaları çok kısa sürede kalıpla presleyip
ortaya çıkaracak makineler yapmıştır.
T Modeli'nin şasisi çok dayanıksızmış gibi görünüyordu. Bu yüzden, halk arasında
"Teneke Lizzie" diye adlandırılmıştı. Oysa, vanadyumlu çelikten yapılmış ve çok sağlam
olduğu kanıtlanmıştı.T Modeli'nin ana özelliği, pratik ve basit olmasıydı. Motora
ulaşmayı kolaylaştırmak için, motor kapağı geriye ve sağa doğru kaldırılırdı.
Ucuz, dayanıklı ve tam anlamıyla güvenilir "T" Modeli, ABD'de dünyanın birçok başka yerinde insanları
yollara çıkarmış ve iki kuşak boyunca Amerikalıların sevgisini kazanmıştır.
1920 Yıllarında birçok otomobil sahibi, sırf hızlı araba kullanmanın keyfini
sürmek için güçlü yeni "spor" otomobilleri satın almaya başlamıştı. 1920 yıllarının
spor arabalarının, büyük motorları ve sürücüye fazladan dönüş hızı verecek aygıtları
vardı. Duesenberg J ve Bentley gibi birkaç otomobilin hızı, o dönemde saatte 160 km'yi buluyordu. Bu markaların
spor tipleri, ilk otomobil yarışlarında kullanılmaya başlanmış - yapımcılar araba
satışlarında yarışlarını etkisinin farkındaydı-Alfa Romeo, Bugatti, Bentley,
Chevrolet ve Duesenberg markaları, ünlerini yarış alanlarında kazanmışlardı.Yarış
kazanmak için geliştirilen teknik yenilikler, hemen normal otomobillerde uygulanıyordu. Bentley'se, piyasada pek
az araba satarken, yarışlarda büyük başarılar kazanmaktaydı. Normal otomobiller ile yarış
arabaları arasındaki ayrılığı yok etmek için, bazı yarışlar dört koltuklular
dışında bütün arabalara kapatılmıştı. Fransa'da Le Mans kentinde yapılan ünlü 24 saat
süreli yarış , bu tür yarışlardandı. Bentley'ye bu yüzden arka koltuklar yerleştirilmişti.
Bentley yarış otomobillerinde, sürücü yardımcısının yararlanması için
onun yanında tek bir çıkış kapısı vardı. Sürücünün yanındaysa, otomobilin dışındaki
el frenine kolayca uzanabilmesi için bir delik bulunuyordu. 1924,1927,1928,1929 VE 1930 yıllarında 24 saat süreli
Le Mans araba yarışlarında bir dizi efsanevi başarı kazanmıştı. 1920 ve 1930 yıllarındaki
pek çok yarış arabasında olduğu gibi, Bentley'lerde de fazla yüklemeli motor ya da "üfleyici" vardı.
Bu üfleyici, fazladan yakıt vererek motorun gücünü artırırdı.
Bentley'lerdeki birçok ayrıntı, bu otomobillerin "yarışçı" geçmişini yansıtmaktadır.
Farların ve karbüratörün üstlerine konulan kafes biçiminde teller, yoldan fırlayabilecek taşlardan korumaktaydı.
Yerinden hemen çıkan radyatör ve yakıt kapakları, yarış ortasında su ve benzin doldurmayı
kolaylaştırırdı. Deri kayışlar motor kapağının yerinden fırlamasını
önlerlerdi. Arabanın gövdesinin ortasındaki beyaz daireye, yarıştaki numarası yazılırdı.
Hızları, büyük oluşları, çirkin ve bakımsız görünüşleri yüzünden Bentley otomobiller için
İtalyan araba tasarımcısı Ettore Bugatti, "Bunlar, dünyanın en hızlı kamyonlarıdır"
demiştir. 3,4 4,5, 6,5 ve 8'lik süper motorları, Bentley'yi çok hızlı bir otomobil yapıyordu. n4,5
1'lik modelin hızı, saatte 200 km'yi bulabiliyordu.
Otomobil tarihinin ilk döneminde taşıtların yapımında ustalık, 1920 yıllarında
da hızlılık aranırken, 1930 yılları gösteriş aranan yıllar oldu. O dönemde karoseri
işçiliğine giden paranın küçük bir bölümünün gövde tasarımına harcanmasıyla, otomobile lüks,
görkemli bir görünüş sağlanıyordu. ABD'de Auburn, Cord, Packard ve öbür araba üreticileri, 1930 yıllarında
Hollywood'un ünlü yıldızlarının yanında durup poz verdikleri, Chicagolu gangsterlerin kullandıkları
son derece görkemli otomobiller yaptılar. Bunların tümü çok iyi yapılmış arabalar olmamakla birlikte,
dev motorları ve zarif gövdeleriyle, genel olarak hızlı ve göz kamaştırıcı otomobillerdi.
Auburn otomobiller, golf sopalarını koyacak bir yer ve radyoyla da donatılmıştı.
Açılan tavanı, düzgünce katlanıp yolcu koltuklarının arka tarafındaki madeni bir kapağın
altına gizleniyordu. Bu tür bir arabada görülmek için çok özel bir kişi olmanız gerekiyordu.
İki küçük oturacak yeri ve çok küçük bir bagajı olmasına karşılık, 6 metre
boyu, yüksek ve geniş gövdesiyle Auburn marka otomobil, öbür insanları etkilemek için yapılmış bir
dev gibiydi. Ünlü film yıldızı Marlene Dietrich, böyle bir araba kullanıyordu.
Otoların gösterişliliğinde ABD başı çekiyor, buna karşılık Avrupa,
karoseri yapımındaki ustalığıyla, uluslararası yarışmaları kazanıyordu.
Otomobil üretimcisi Panhard'ın bu reklamında vurgulandığı gibi, kazanılan yarışlar,
satışın artmasındaki önemli etkenlerden biriydi.
Gösterişlilik alanındaki başarıların yanı sıra, Auburn 1930 yıllarında
otomobillerdeki mekanik tasarımda dev adımlar atılmasını sağlamış, böylece otomobiller
daha kolay ve daha güvenli kullanılmaya başlanmıştır. Sözgelimi lastikler, süspansiyon ve elektrik
donanımı hızla gelişmiş, dört tekerlekle hidrolik fren ilkesi, çok geçmeden dünyanın her yanında
benimsenmiştir.
İki kişilik bu dev spor otomobil, 1934'te ilk kez kamaoyuna gösterildiğinde, tasarımcısı
Gordon Buehrig'in yarattığı gövde yapısıyla heyecan uyandırdı. Fazla yüklemeli 8 silindirli
motoruyla son derece hızlıydı. Satışa çıkarılan her arabada, ünlü yarış sürücüsü
Ab Jenkins tarafından 160 km hızla kullanıldığına ilişkin bir plaket bulunuyordu.
1950 yıllarında, bir dizi yüksek verimli otomobil yaratıldı. İkinci Dünya Savaşı
yıllarında benzinin karneye bağlanması, 1950 'de artık sona ermiş ve tasarımcılar
otomobiller üstünde eskisinden daha hızlı çalışmaya başlamışlardı.
Savaş öncesinde yarış arabalarının hızı 220 km'nin üstüne çıkmıştı
ama otomobillerin çoğunun hızı, daha düşüktü. Bununla birlikte, 1950 yıllarının başında
Jaguar,Mercedes-Benz gibi büyük firmalar ile Porshe,Aston Martin, Maserati ve Ferrari gibi uzman üreticiler, 220 km hız
yapan pahalı spor otolar üretmeye koyuldular, hem yolları hem de yarış pistlerini düşünene tasarımcılar,
bu tür otomobillere Grand Tourers (GT; "Büyük Turcular"), adını veriyorlardı.
Bunlar 1920 ve 1930 yıllarında yapılmış dev gezi arabalarından çok farklı,
küçük , genellikle içi sıkışık ve iki kişilik otomobillerdi. Deniz kıyısında rahatça
gezmek için değil, dolambaçlı kent yollarında ürkütücü hızlarla gitmek için yapılmışlarıdı.
Ayrıca çoğu, pistlerde yarış kazanmış ve aynı sonucu yollarda yineleyecek
özellikte otomobillerdi. Hatta Mercedes- Benz 300 SL'in yola uyarlanmış tipi, yarışçı ilk örneğine
göre 1/3 oranında daha güçlü yapılmıştı.
Geleceğe dönük gövde yapısı ve motor gücü, bu otomobile saatte 230 km hız sağlamış
ve Mercedes- Benz 300 SL, gerçek bir otomobil klasiği olmuştur. |
GT'lerin tasarımcıları, otomobilin ağırlığını en aza indirgemenin
yolunu arıyorlardı. Mercedes fabrikası, 300SL ' de benzersiz boru biçiminde bir şasi yaparak, bunda başarılı
olmuştu. Çerçeve hafif ve sağlamdı ama, yüksek eşikli "martı kanadı" kapıların yapılmasını
gerektirmişti. 300SL'in yukarı doğru kalkan kapıları, açıkken bir martının kanatlarına
benziyordu. O dönemde benzersiz, ama kesinlikle gerekliydiler. Çünkü, Mercedes'in yüksek eşikleri, klasik otomobil kapısı
kullanımını olanaksızlaştırmıştı.
1955'e gelindiğinde pek az otomobilde ayrı çamurluk ya da marş biyeli kalmıştı.
Kanatlar, motor kapağı ve kapılar, birleşik bir görünüm almışlardı. 300SL'in akıcı
çizgileriyse, otomobil tasarımına yeni standartlar getiriyordu.Bagajı olmayan otomobilde, yalnızca yedek
tekerliği koyacak bir yer bulunuyordu. 300SL'in direksiyon simidinde üç değil, yalnızca iki çubuk bulunuyordu.
Bu da göstergelere daha rahatça bakılmasını sağlamaktaydı. İlk Aile Otomobilleri...
1930 yıllarına gelindiğinde, ABD'de milyonlarca kişi evindeki en değerli eşyasını
satarak ya da evini ipotek ederek birer otomobil sahibi olmuştu. Geri kalan ülkelerdeyse bir arabanın fiyatı
zenginlerin ödeyebileceği tutarlardaydı. Bununla birlikte, fiyatlar yavaş yavaş düşüyor ve gün geçtikçe
daha çok aile ilk arabasını satın almaya başlıyordu. Alınan otomobiller Austin "10", Opel Kadett,
Ford "Y" gibi gösterişsiz ve ucuz markalardı. Küçük motorları ve yüksek gövdeleriyle bu otomobiller sahiplerine
pek hız olanağı sunmuyorlardı ama, iç hacimlerinin genişliğiyle, hem ana babaya hem de çocuklarına
yeterli yer ile bütün yıl boyunca gezi yapma olanağı sağlamaktaydılar. 1930 yıllarının
aile otomobilleri en çok yolcu yeri sağlamak için tasarlanmıştı.Austin "10"un arka kapıları
geriye doğru açılıyor, bu da arabaya çabuk ve kolay binmenin yanı sıra, arka tekerlekler üstüne doğru
yayılan geniş bir oturma yeri sağlıyordu.
Düşük hızı, pratik tasarımı ve düşük fiyatıyla Austin "10", 1930'ların
tipik aile otosuydu. Aslında, çok tutulan ilk İngiliz otomobili olan ünlü "bebek" Austin "7" nin, daha büyük ve
zarif bir uyarlamasıydı. Austin "10" , "7" modelinin akılcı tasarım geleneğini taşımaktaydı.
Küçüktü ama, başları eğme zorunda bırakmamak için, tavanı yüksek tutulmuştu. Ayrıca, arabada
her cm², iyi etki yapmak için kullanılmıştı.Güvenlikli ,kullanılması kolay,onarılması
ucuza mal olan bir otomobildi. | Otomobilde seri üretime geçiş ve Henry Ford...
1930 yıllarıda ailenin tatil yapmasını göz önünde tutan üreticiler, otomobillerde bagaj
için yer ayırmaya koyulmuşlardı. Üstelik bagaj iyice dolarsa, otomobilin üstünde de her zaman yük koyacak bir
yer vardı.
Henry Ford, orta gelirli tüketicilerin otomobil sahibi olmasını sağlayan kişi olarak
tarihe geçti. Michigan' da Highland Park' da bulunan tesisteki hareketli montaj bandı sayesinde üretim maliyetini düşürerek,
ilk seri üretim otomobil ünvanını da alan Ford T modelini çok uygun fiyatla satmayı başardı. Henry
Ford, 1903 yılında Ford Motor Company kurulduğunda 40 yaşındaydı. Yenilikçi model T ise 1908'
de tanıtıldı. 1896' da ilk ürettiği otomobil olan "quadricycle" Amerika' da benzinli otomobiller arasında
en hafifi olarak dikkat çekmişti.
Henry Ford, T modelinden 15 milyon adet satarak bugün bile ulaşılması çok güç olan bir satış başarısı
kazandı. Henry Ford' un kurduğu Ford Motor Company, halen dünyanın en büyük ikinci otomobil üreticisi ünvanını
taşıyor. Otomobil tasarımında tarihte en etkili isim BATTİSTA PİNİNFARİNA...
Battista Pininfarina, 11 yaşında ağabeyinin kaporta atölyesinde çalışmaya başladı.
Tasarım konusunda oldukça meraklı olan Pininfarina, 17 yaşındayken Fiat Zero' nun karoser tasarımını
gerçekleştirdi. 1920 yılında 27 yaşındayken Amerika' ya giden Pininfarina, Henry Ford' dan iş
teklifi aldı. Ancak İtalya' ya dönerek Carrozzeria Pinin Farina şirketini kurdu.1930 yılında kurulan
şirket, dünyanın en ünlü tasarım firmalarından biri oldu. Bu şöhretiyse, Alfa Romeo modelleri ile
Hispano Suiza Coupe, Fiat Ardita ve Lancia Aprilla Coupe gibi modeller sağladı. 1952 yılından itibaren
Ferrari modellerinin tasarımını üstlenen tasarımcının Farina olan soyadı, 1961 yılında
İtalya başbakanının emriyle Pininfarina' ya çevrildi. Pininfarina' nın kurduğu şirket hala
otomobil tasarımı konusunda dünyanın önde gelen firmaları arasında yer alıyor. |