EveryThing Has an End

DosTLaR MeyhanesI

Ana SayFa
Cep Telefonu
Deniz
Otomobil DünyasI
Sark Kösesi
Fal ve BurcLar
FeLsefe
Tiyatro
Mizah
Sanat
CanLI Müzik Ve Film Dowload
Sohbet
DosTLaR MeyhanesI
RekorNet YolcuLarI
OyunLar
Nar-i Resim
BunLarI Biliyormuydunuz?
cyprus and ciu
Sinema
KüLTür
Ask Siirleri
Manzara
Bilgisayar
Gezi Rehberi
Güzel Sözler
En SeviLen SiirLer
Kitap
MemLeKeT
For Lina
Hayat
Hack
Msn / Irc
E-Kart

EveryThing Has a End

ArkadasLar

iste ben :P  
RaKıyı Susuz Sıgarayı Filitresiz İçtik, Sevgiye Sınır Çizmedik,Dostluga Fiyat Biçmedik,hata Olur ama Yanlıs Yoktur Özümüzde, Alemin Kralına Saygılar...   By End
end.jpg

imag0343.jpg

grnt.jpg

erkan.jpg

image.jpg

adsiz.jpg

01.jpg

ererer.jpg

photo.jpg

 Ahmet Kayadan bir siir          

 Titrek bir mum alevinin havaya biraktigi bulanik bir is,
Ve goz gozu gormez bir sis degildik biz.
Beni bilimle anla iki gozum, felsefeyle anla, ve tarihle yargila.


Bal degildir olum bana,
Idam gül degildir bana,
Geceler cok karanlik,
Gel dusumdeki sevgilim,
Ay isigi yedir bana...



Ah ben hasrete tutsagim hasretler tutsak bana,
Biyigimdan gul sarkmaz, biyik birakmak yasak bana,
Mahpus bana,sus bana, yagli irmek boynuma,
Sevgili yerine koynuma idamlar alir idamlar alir yatarim,
Ve sonra sabirla beklerim...

Bulutlari cekersiniz ustumden, sucsuzlugumun yargilayicilarini
yargilarsiniz ve o guzel gelecegi getirirsiniz bana...

Ölum tanimaz iste o zaman sevgim, tirnaklarimi gecirip topragin sirtina,
dogrulurum gozlerimde gunes gocer ve cicekler ekersiniz, cicekler ekersiniz topragima...


Duygu bana oyku bana,
Roman gibi her an bana,
Hucremde yalnizim gel,
Gel dusumdeki sevgilim,
Soyunup hazirlan bana.


Biraz sonra asmaya goturecekler beni,
Biraz sonra dalimdan koparip oldurecekler beni,
Hoscakalin sevdiklerim dort mevsim yedi kita mavi gok,
Butun doga hoscakalin...

Hoscakalin sevdalilar cocuklar, universiteliler, genc kizlar, sonsuz uzay gezegenler ve yildizlar hoscakalin...

Hoscakalin senfoniler oyun havalari sevda turkuleri ve siirler,
Bigdelerimizin ve seslerimizin yankilandigi sehirler, daglarinda yurudugumuz toprak, yalin ayak eylem adimlariyla gectigimiz nehirler hoscakalin...

Hoscakalin agiz tadlari sicak corbam cayim sigaram, havalandirma siram, banyo siram, kelepce siram, parkami kazagimi eldivenlerimi ayakkabilarimi ve kalemimi ve saatimi ve kavgami biraktim sevgili dostlar, hoscakalin, hoscakalin...

Dostum bana, sevdam bana,
Solugunu gecir bana,
Uyku tutmuyor gozum,
Anilar siraya girdi,
Gel anne sut icir bana...


Hoscakalin anilarimi biraktigim insanlar, mutlulugu icin dovustugum insanlar, yedi bolge dort deniz yedi iklim 67 sehir okullar, mahalleler, kopruler, tren yollari, deniz kiyilari, balikci motorlari, takalar, asfalt yollari boyunca dizilmis fabrikalar, ve isciler, ve koyluler, hoscakal ulkem hoscakal anne, hoscakal baba, kardesim, hoscakal sevgilim, hoscakal dunya, hoscakalin dunyanin butun halklari...

Sinirli olmayan bir mekana, sinirli olmayan bir zamana gidiyorum ben, en sevdi halimle, en yasayan halimle gidiyorum dostlarim....

Hoscakalin, hoscakalin...


Beni yasamimla sorgula iki gozum, beni yuregimle, beni ozumle, beni bilimle anla, beni felsefeyle anla, beni tarihle anla...

Ve, oyle yargila...

                                       
                                                 
                                    Tüm DosTLaR İçin Gelsin... By End

 

                             AHMET KAYA ANISINA                  

 

Demek Şimdi Gidiyorsun
Demek şimdi gidiyorsun;
Yazdığımız son şiir, öyle yarım kalacak!.
Demek şimdi gidiyorsun;
Kuşlarımız acıkacak,
Saksılarımız artık sulanmayacak!.
Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp
Aynanın sahtekar yüzüne,
- Oy benim yaralım -
Demek şimdi gidiyorsun;
Beni böyle toz gibi dağıtıp
Merdivenlerin dibine!.

Her şey tamam, diyorsun, git...
Beni viran bir şehir gibi terket..
Haydi git!
Dışarısı ispiyon.. dışarısı ihanet..
Seni bir gören olmasın,
Dikkat et!..

Dostlukmuş.. ölüme yürümekmiş..
Üstüne titremekmiş.. Vefaymış!..
Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı,
Duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış...
Bana komaz deyip,
Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,
- Oy benim yaralım -
Asıl sancı, uyandığında
Bütün odaları boş görünce koyarmış!.

Gitmek istiyorsun, git...
Bir savaşçı asla vedalaşmaz!.
Durma git!
Dışarısı dinamit.. dışarısı enkaz!.
Şunu cebine koy,
Ne olur ne olmaz...

Eylül mağdurlarıydık,
Kimsemiz yoktu...
Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
Kimseye kıymamıştık oysa,
Masumduk...
Rahatsız etmiyordu bizi bu yalancı tarih!
Yırtılan bir pankart gibi,
Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;
- Oy benim yaralım -
En az bir karıncanın yüreği kadar,
Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!.

Artık bitti, diyorsun, git...
Kırılsın kapı-çerçeve, kırılsın bu cam!
Sorma git!
Dışarısı panik, dışarısı izdiham!.
Biliyorum, seni vuracaklar bu akşam...

Ne çok fire verdik üst-üste;
Ne çok arkadaş yitirdik
Bu tozlu yolculukta...
Kimliği tespit edilmemiş,
Ne çok ceset vurdu,
Zeytin güzeli akşamlarımıza!.
Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
İçerden çürümüşüz meğerse..
- Oy benim yaralım -
Her gelen ölüm yazmış,
Her giden ayrılık işlemiş,
Bu talihsiz gergefimize...

Kendini arıyorsun, git..
Aptal bir hayat kur,
İçinde beni barındırmayan..
Kalma, git!
Dışarısı barut, dışarısı gardiyan!.
Yine bir tek ben olurum, sana parçalanan...

Demek şimdi gidiyorsun;
Sonunda bizi de çökertiyor
Bu kancık zelzele!.
Demek şimdi gidiyorsun;
Yıkılan bir duvar gibi
Ömrime devrile-devrile...
Demek mecburi istikametlerin,
Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında;
- Oy benim yaralım.. maralım! -
Demek şimdi gidiyorsun,
Ve bana bir tek seçenek kalıyor:
Güle-güle!.. güle-güle!..

Beni öldürüyorsun, git..
Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim..
Bakma, git!
Kafamı yumruklayıp
Ardın sıra ağlarsam, namerdim...

 

İşte Gidiyorum
Belki son bir şey söylemek isterdin birilerine
Dert etme... Ben söyledim işte senin yerine

İşte gidiyorum...
Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü!
İşte gidiyorum,
Toprak alsın benim de bu hazin öykümü...

İşte gidiyorum... gurbet yorgunu gövdemi,
Çukura kim indirecek?
İşte gidiyorum,
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek?

Çürüdü gözlerim,
Çürüdü yüreğim, bu yağmurlu şehirde.
İşte gidiyorum,
Beni kaldırın, hicran kalsın teneşirde.

Size, yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türkü söyleyecektim;
Ve bir yayla rüzgarı şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim...

Bir masum türküydü sadece
Yüz binlerce mağdurun gönlünde;
Belki söyleriz hep birlikte
Belki... mahşerin birinci gününde.

Nasıl sevmiştim hepinizi,
Nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü,
O benim gül-gülistan memleketim?

İşte gidiyorum,
Hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız.
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız.

İşte gidiyorum,
Penceresiz bir dünyanın bilinmez labirentine...
İşte gidiyorum,
Saçlarındaki yıldızları artık koparabilirsin anne!

Sonunda kaptırdım gönlümü
Ölüm denen o kaypak türküye.
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim; Türkiye!

Elbet benim de vardı,
Kendime ve yurduma dair umutlarım.
Belki bıraktığım yerden sürdürür;
Dostlarım, karım ve çocuklarım...

Çatladı yüreğim, çatladı sazım.
Demek ki böyleymiş yazım.
Sizlere armağan olsun
Sizlerden ödünç aldığım bu yürek sızım.

Bu nasıl hapis Tanrım
Sabah-sabah bu ne hikmet, bu ne sis?
Kalbime son mermiyi sıkmak
Sana mı düştü, ey güzel Paris?

İşte gidiyorum,
Kalmadı söyleyecek son bir sözüm.
Dediğiniz gibi olsun be!
Dediğiniz gibi olsun gözüm!

İşte gidiyorum,
Tükenmişti inancım, bu nankör hayata dair.
Belki benim için birkaç mısra döktürür
Hayaloğlu diye bir şair!..